“Atam, fikirlerinle yolumuzu aydınlatmaya devam ediyoruz”
DOKUZ EYLÜL GAZETESİ-2

DOKUZ EYLÜL GAZETESİ-2

sesdergisi 2025-01-23 GÜNCEL HABER

DOKUZ EYLÜL GAZETESİ-2

Geçen hafta “Hal Sokağı ve Dokuz Eylül Gazetesi” başlıklı yazımı facebook ortamında paylaştım. Aynı yazı Doğan Doğan’ın facebook sayfasında, ”Son Dakika Edremit” adlı haber sitesinde ve “Edremit Lisesi Mezunlar Derneği” sayfasında da paylaşım yöntemiyle yayınlandı. Bu yazının biraz kısaltılmışı on gün önce de “Körfezde Haber” sitesinde yayınlandı.

Yazımla ilgili bir çok beğeni ve yorumlar yapıldı. Yorumcular genelde sokağın (hal sokağı) 40 yıl öncesi sosyal dokusunu yansıtmaya çalışmamı övgü ile karşılayıp “bize eski günleri hatırlattınız “ diyerek teşekkür ettiler. Bazı yorumlarda da yazının daha da detaylandırılması, genişletilmesi doğrultusunda öneri ve istekler dile getirildi.

Sanal ortamda uzun yazılar pek okunmadığından yazı kısa tutulmuştu.

Elbette o sokak ile özellikle de Dokuz Eylül Gazetesi ile ilgili yazılacak anı ve anekdotlar bir hayli çok. Ama bu yazıda sadece Dokuz Eylül Gazetesi ile ilgili bazı anı ve anekdotlara değinilecektir.

Geçen haftaki yazıda Gazetenin sahibi Hayati Çelik ,gazete çalışanları ,köşe yazarları kısaca tanıtılmıştı. Bu hafta tanıtıma ve anıları dile getirmeye devam edelim..

1985 yılında Çelikler Matbaası ve Dokuz Eylül Gazetesi Hal Sokağında aynı yerde idi. Maliye Bakanlığınca esnafa fiş,fatura, irsaliye kullanma zorunluluğu getirilince iş yoğunluğundaki artış nedeniyle bir yıl sonra Çelikler Matbaası Kuyumcular Çarşısındaki Toksöz pasajına taşındı ve mekan olarak gazete rahatladı.

1987 yılına kadar gazeteye haberleri rahmetli Emrah Sağdıç yazdı. Gazete çalışanları her gün öğleden sonra Kaymakamlık lojmanının bulunduğu sokağın başındaki Emrah Sağdıç’ın matbaasına giderek haberleri alırdı. Bazen erken gittiklerinde Emrah Sağdıç kızar ve uzun süre bekletirdi. Tanıyanlar bilir, E.Sağdıç çok konuşmaz, sakin bir yapıya sahipti. Arkadaşlarını çok sever ve değer verirdi. Onunla özdeşleşen hiç kesmediği top sakalı ona yakışırdı. Çok candan ve iyi kalpli birisiydi. Bu özelliğini çok yakından tanıyanlar ancak bilebilir. Ne yazık ki yaşlı sayılamayacak bir dönemde yakalandığı onulmaz hastalık onu çok sevdiği Edremit ve arkadaşlarından kopardı.

Yaşama dört elle sarılan, hep hayallerinin peşinde koşan ve içindeki çocuğu sürekli beslediği için çevresiyle barışık, herkesin sevip saydığı gazete sahibi Hayati Çelik’in diğer özelliklerinden bazılarını önceki yazımızda belirtmiştim. O hiç bir zaman kalemini satmadı. Çıkar peşinde koşmadı, kalemini çıkarı için kullanmadı. Yazılarında kimseyi hedefe alıp yıpratma tarzını benimsemedi. Arkadaşları ile yemeyi, içmeyi, eğlenmeyi seven hayat dolu, bardağın hep dolu tarafına bakan pozitif bir insandı.

Heyacanlı bir yapıya sahip Hıfzı Aksoy ise siyasi ve kültürel konuları her gün gazetedeki köşesinde irdeledi. Çoğu gün masaları yumruklayarak yazılarını ve şiirlerini çalışanlara okudu. üretkendi, çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınladı. Şiir ve öykülerden oluşan dokuz kitap yazdı. Uzun boylu idi. Her gün defalarca başını büronun asma kat merdiven başına vururdu. Asma kata yöneldiğinde çalışanlar dikkat kesilerek başını merdiven başına vurmasını bekler ve gülüşürlerdi. Hıfzı hocamız ise bir gün bile dikkat ederek başını vurmamazlık yapmadı.

Gazetenin köşe yazarı Dr. Aslan Göbelezoğlu’nun bazı özelliklerini de geçen yazımda belirtmiştim. Aslen çocuk doktoru olan Aslan Göbelezoğlu, Edremit Devlet Hastanesinde uzman Dr olarak poliklinik çalışmalarının yanı sıra Baştabip olarak da uzun yıllar görev yaptı. Emekli olduktan sonra yazmaya başladı. Kısa cümlelerle çok şey anlatan Bekir Coşkun tarzı köşe yazıları dikkat çekti ve takip edildi.  Bir süre sonra kalp ameliyatı oldu. Ameliyatla birlikte mizacında da değişiklikler oldu. Kısa cümleler uzadı ,sert siyasi eleştiriler yumuşadı. Yazılarındaki üslup Bekir Coşkun tarzından Orhan Pamuk’ un Kara Kitap’taki anlatım tarzına evrildi. Sert bir görüntüsü vardı. Çok yakınlarının dışında kolay kolay kimse onu gülerken, kahkaha atarken görmemiştir. Az konuşur, lüzumsuz konuşmazdı. Gazeteye her sabah öğleye doğru gelir, yazılarını bırakır, o günkü gazetesini alır, genelde oturmadan ayakta kısa bir hoşbeşten sonra evine giderdi. Elinde mutlaka günlük gazetesi ile Cumhuriyet Meydanının arkasındaki Ayber Ekmek Fırınından aldığı somun bulunurdu. Ekmek somununu günlük gazetesinin içinde taşırdı. Kısa adımlarla sol omuzu hafif düşük şekilde yürürdü. Bu yürüyüş tarzı sanki daha önce kısmi felç geçirip de tam iyileşmemiş bir insanın yürüyüşünü çağırıştırırdı. Dedikodu yapmaz, yapanı da sevmez, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmazdı. Dış görüntüsünün aksine cana yakın ve iyiliksever bir yapıya sahipti.

Erol Özkan arkeologdu. Gazetede bölgemizin arkeolojik değerleri ile doğa ve turizm potansiyelini içeren yazılar yazdı. Çok neşeli, neşesini çevresindeki insanlara aktaran sevecen biriydi. Kış döneminde, savaş filmlerde gördüğümüz Alman ya da Rus generallerinin sırtındaki koyu yeşil renkli, geniş yakalı uzun paltoların benzeri paltosu hep üzerinde olurdu. Elindeki sporcuların malzeme çantalarına benzeyen ve üzerinde “Adidas” yazan çantasında günlük gazeteler, bir kaç parça giyim eşyası ve diğer eşyaları bulunurdu. Hep acelesi vardı, bir yere geç kalmış da yetişmek istercesine koşmaya yakın adımlarla yürürdü. Günümüzün modern Evliya Çelebisi idi. Edremit’in her mahallesini, sokağını, çıkmazını sürekli dolaşır, ilginçlikleri fotoğraflardı. Edremit’in ve bölgemizin tüm arkeolojik değerlerini bilir, bunları yazılarında anlatırdı. Bilinmesi ,tanınması için Cumhuriyet Gazetesi başta olmak üzere ulusal gazete ve dergilere makaleler gönderir ve yayınlanırdı. Bir zamanların ünlü turizm dergisi Pirelli’de kendi adı ve kardeşi Esin adına bölgemizi tanıtıcı yazılar yayınlandı. Sık sık Ören, Asos, Bodrum, İstanbul’u da turlardı. Biri, Edremit’in arkeolojik değer taşıyan Edremit Evleri olmak üzere iki kitap yazdı. Kısaca Edremit’te değeri bilinmemiş değerlerden biriydi.(Ölüm yıldönümü olan Haziran ayında ayrıntılı anma yazısı ile Erol kardeşimi bir kez daha yad etmek istiyorum).

Her hafta Hayri Gerkuş’un Spor yorumları,90’lı yollarda Gürespor Bayanlar Basket takımının hocası Yaşar Kocaoğlu’nun basket karşılaşmalarıyla ilgili haber ve yorumları gazetede ilgi ile takip edilirdi. O dönemde Balıkesir genelinde yanılmıyorsam iki ya da üç bayan basket takımı il bazında bayanlar liginde mücadele ediyordu. Karşılaşmalar sona erdiğinde “Gürespor Bayanlar Basket takımı birinci ,ikinci, üçüncü oldu” şeklinde başlıklarla haberleştirirdik. Gazete bürosu günün her saatinde kalabalık olurdu. Köylü ,işçi, esnaf, memur, bürokrat…herkesi görmek mümkündü. Kamil Saka, Şükrü Kuru başta olmak üzere belediye başkanları, siyasi partilerin temsilcileri, yakın arkadaşları, o dönemde tüm Edremit’lilerin sevip saydığı, ağabey olarak kabul ettikleri, toplumda saygınlığı, ağırlılığı olan doktorlar başta SSK Hastanesi Baştabibi Hikmet Tortum, Burhan Ayvalıklı, Cemal Atamer, Hüseyin Üstüncan, Şerif Alpan, Caner Çorumluoğlu, Taner Göde, Semih Demirkent, Coşkun Ertürk, Hasan Basri, Hasan İleri, KBB uzmanı Muharrem Abi ,Nejdet Özgelen, Ulvi Kilerci, Mümin bey, Ülkü Yıldızbayrak ve şu anda adlarını hatırlayamadığım diğer doktorlarımızın uğrak yeriydi gazete bürosu. Dr Cemal Atamer sağlık ve kültürel konularda da sık sık yazan bir doktorumuzdu. Adını saydığımız bu doktorların hepsi şu anda yaşı 45-50 üzerinde olan tüm Edremit’lilerin, hatta Körfez halkının hayatına bir şekilde dokunmuştur. Özellikle yaz aylarında Cumhuriyet’ten Hikmet Çetinkaya, Sami Karaören, değişik gazetelerde çalışan İlhami Soysal, Örsan Öymen, yazar Mehmet Başaran gibi yazar çizerleri sık sık gazetede görmek mümkündü. Başaran Hayati Çelik’e anılarını yazmasını söylerdi. Hatta bana da dayını ikna et anılarını yazsın diye zaman zaman hatırlatma yapardı. Edremit’in nabzı orada atardı. Gazeteye bir hafta gelip giden Edremit’in fotoğrafını net çekebilirdi. Elbette her gelen haber gazetede yayınlanmazdı Kişilerin özelini ilgilendiren, rencide edici haberler yırtılıp atılırdı. Belediyelerin çalışmalarını eleştirici haberler yapıldığında Başkanlar sözlü olarak mazeretlerini sıralar ve tepki gösterirlerdi.1980 sonrası Belediye Başkanı olan Mahmut Özoğlu, eleştirileri önemser, konu ile ilgili bizzat bilgi alır, aksamaları yerinde görür ve derhal düzeltilmesi yoluna gider ve bizzat gazeteye gelerek teşekkür ederdi. Gazetede güncel haberlerin yanısıra sosyal, toplumsal, turizm, kültür sanat konularda bolca yazı, makale, değerlendirmelere yer verilirdi .Günlük haber gazetesinden çok kültür sanat ağırlıklı yazıların olduğu bir gazete görünümündeydi. Balıkesir Üniversitesi akademisyenlerinden araştırmacı yazar Aydın Ayhan, Balıkesir eski Baro Başkanı Turgut İnal, Av. Olcayto Günsan, aralıklı olarak Mehmet Başaran, yerelde çeşitli meslek gruplardan Mehmet Akif Öznal, Av.Mahmut Ceylan gibi eli kalem tutanların ,eğitimcilerin… yazılarını sürekli görmek mümkündü. Özellikle Balıkesir’in, özelde Edremit’in tarihiyle ilgili Aydın Ayhan’ın aydınlatıcı bilgilendirici yazıları hep ilgiyle takip edilirdi. Edremit tarihi, mitolojisi, folkloru, kültürel dokusu.. yazı dizisi halinde sürekli işlenirdi. Gazete Kuvayı Milliyede Edremit Körfezi(Ruhi Naci Sağdıç),Büyük şehidimiz Hamdi Bey(Hasan Kalmaz) adlı iki araştırma kitabı yayınladı.

Resmi ilanlar Balıkesir Valiliği kanalıyla resmî posta ile gönderilirdi. Edremitspor’un 3. Ligde fırtına gibi estiği yıllarda pazar günü statda maçı izlemenin ardından saatlerce telefon bağlantısı bekledikten sonra maçlar Hürriyet’in İzmir bürosuna geçilirdi. Gazete çalışanları ile günlük rutininden, geçen yazımda söz etmiştim. Ancak bir şeyi eklemem gerekiyor. Bu gün arabesk ve fantezi müziği seviyorsam bunu Şenol Erman’a borçluyum. Çünkü günün her saatinde Arif Susam’dan Ferdi Tayfur’a tüm arabesk ve fantezi müzikleri Şenol kardeşim bize yüksek volümle seve seve dinletti ve hepimiz iflah olmaz arabesk ve fantezi müzik sevdalısı olduk. Hatırladığımda beni gülümseten bir iki anekdotu da aktarayım.

O yıllarda haberler hurufat dediğimiz harflerin tek tek kumpas dediğimizle araç ile elle dizilmesiyle hazırlanırdı .Dönemin milletvekili Nejat Tunçsiper’in adının geçtiği bir haberde dizgi hatası olarak “p”harfi yerine “k”harfi gelmişti. Yapılan hata gazetenin basımı bittikten sonra fark edildiğinden artık yapılacak bir şey kalmamıştı. Yine bir haberde dönemin emniyet amiri Abdurrahman Adam’ın soyadı nasıl olduysa “İnsan” olarak yazılmıştı. Bir başkası ise, Almanya’da Türklere yönelik yabancı düşmanlığının konu edildiği Günter Wallraf’ın “En Alttakiler” romanı tefrika ediliyordu. Dizgici arkadaş her gün romandan bir bölümü elle dizerek yazma yerine işin kolayını bulmuş, daha önceki günlerde dizilmiş paragrafları dağıtmamış her takip eden günde paragrafların yerlerini değiştirmişti. Arkadaşımız her halde kimse okumaz diye düşünmüştü.

YAŞAR KEMAL İLE KAVAKLIDA YEMEK

1996 yılı sonbaharda ülkemizin yüzakı, çağdaş Homeros Yaşar Kemal eşi Thilda ile Dr Haydar Dümen ve eşinin işlettiği Altınoluk Bent Otele gelmişlerdi. Şu anda tam hatırlayamıyorum, Ören Sunar Sitesindeki evinde tatil yapan bir yazar aracılığı ile temas kuruldu. Eşi Thilda’nın izni ile belirtilen saatler içerisinde Yaşar Kemal İle Küçükkuyu yolu üzerindeki dönemin ünlü Kavaklı Restaurantında yemek yenilecekti. Belirlenen gün ve saatte Yaşar Kemal araçla Otelden alındı ve Kavaklı’ya gidildi. Yemekte Yaşar Kemal ile birlikte Hayati Çelik, Hıfzı Aksoy, Dr Burhan Ayvalıklı ile ben vardım. Çok güzel bir gece geçirildi. Yaşar Kemal Adana’lılara has bol argolu üslupla mitoloji, Anadolu efsaneleri, kültür vb konularda bol bol konuştu.

“ Bir Ada Hikayesi” adlı dörtlemesinin (Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Karıncanın Su içtiği,Tanyeri Horozları, Bir çıplak Ada) ilk kitabını yazmaya başladığını söylemişti. Eşi Thilda’nın kendisine çok iyi baktığını, her şeyi ile ilgilendiğini ve kendisinden çok memnun olduğunu anlatmıştı. Kendisini hayranlıkla izlemiştik .Bizim için çok güzel geçen bir gecenin sonunda belirtilen saatte Yaşar Kemal oteline götürülerek eşi Thilda’ya teslim edildi.

Bu anıdan sözlü olarak değişik ortamlarda söz edildi, ancak yazılı olarak ilk defa ifade edildi.

Yazıda adları anılanlardan ölenlere rahmet ,sağ olanlara sağlık diliyorum.

Ali Meral Yalçın

#edremit #alimeralyalçın #9eylülgazetesi #birzamanlaredremit

 

Benzer Haberler

    Henüz hiç yorum yapılmamış...
  • Ad ve Soyadınız
    Mailiniz
    Yorumunuz...